2 Haziran 2012 Cumartesi

Euro 2012 değerlendirmesi

Avrupa'da heyecan en üst noktada. 8 Haziran akşamı yapılacak ilk santra, futbol seveler için muhteşem bir şölenin başlangıcı olacak. Türkiye olarak bu organizasyonda yokuz ancak ekran başında sempati duyduğumuz takımları destekleyeceğiz.
Gruplara bakacak olursak:
A- Polonya, Yunanistan, Rusya, Çek Cumhuriyeti
B- Hollanda, Danimarka, Almanya, Portekiz
C- İspanya, İtalya, İrlanda, Hırvatistan
D- Ukrayna, İsveç, Fransa, İngiltere

Ben bu turnuvanın favorisi olarak İspanya'yı görüyorum. 2010 Dünya Kupası tahminim tutmuştu. Sıra Avrupa Şampiyonası'na geldi. Umarım yanılmam.

*      A grubuna bakacak olursak, oyun karakteri olarak birbirine çok benzeyen takımların yer aldığını kolaylıkla görebiliriz. Çoğunlukla Doğu Avrupa ülkelerinin oluşturduğu bu gruba yabancı olacak tek ülke Yunanistan olacak. Polonya'nın en sahibi olmanın verdiği avantajı ne kadar kullanabileceği belirsiz. Hazırlık maçlarına, kadrolara ve tecrübeye bakarsak, grubun favorisinin Rusya olacağı çok açık. Bol bol berabere biten maçlar izleyeceğiz gibi.

*      B grubu turnuvanın "ölüm grubu" denilen futbol klişesine çok uygun bir grup. Danimarka, sürprizlere açık, her şeyi yapabilecek bir takım olarak görünmüyor. Stil olarak ve lig kalitesi olarak gruptaki diğer Orta Avrupa takımlarının çok gerisindeler. Portekiz'in, Ronaoldo'nun ayağına bakan oyun anlayışının değişip değişmediği bu turnuvada ortaya çıkacak. Kaliteli oyuncuları olan ancak iyi bir takım görüntüsü vermeyen Portekiz'in ben grubu 3.lükle bitireceğine inanıyorum. Almanya-Hollanda ikilisinden birisi grubu birinci bitirecek. Bu ikili arasında da bana kalırsa oynadığı futbol kalitesi ve hücum gücü sebebiyle Almanya bir adım önde.

*      C grubunun favorisi, kesinlikle İspanya. Turnuvanın en değerli takımına sahipler ve önceki turnuva becerileri, 2008 ve 2010'daki başarıları İspanya'yı mutlak favori yapıyor. Yıllardır toparlanamayan, yaşlı kadrosunu yenileyemeyen ve hazırlık maçlarındaki başarısız görüntüsünü sürdüren İtalya'nın grupları çıkması benim için sürpriz olur. İtalya'nın performansına bağlı olarak Hırvatistan'ın grup ikincisi olacağını, İrlanda'nın da son sırada yer alacağını düşünüyorum.

*      D grubu, turnuvalarda başarısız olan iki takımın rekabetine sahne olacak: İngiltere ve Fransa. İsveç ise takım oyununu seven ancak ileride İbrahimovic'in ayağına bakan bir takım görüntüsü çiziyor. Ukrayna iki ev sahibinden biri. Performansları İngiltere ve Fransa'nın durumuna göre değişkenlik gösterebilir ve sürpriz bir şekilde 2. olabilir. Az puan farkıyla İngiltere'nin lider olarak gruplardan çıkacağına inanıyorum.

Gol kralı tahmini: Oynadığı liglerde çok üstün performanslar ortaya koyan forvetlerin milli takımlarda da aynı performansı gösterip gösteremeyeceği, bu turnuvada ortaya çıkacak.
Kupa adayım İspanya'nın gol kralı çıkartabileceğini düşünmüyorum. David Villa sakat olmasaydı adaylarım arasında olabilirdi. İngitere'nin turnuvada çok fazla ilerleyeceğini düşünmüyorum.

Van Persie, Huntelaar, Mario Gomez üçlüsünden birinin gol kralı olacağını tahmin ediyorum.

Turnuvanın en değerli oyuncusu: Adaylarım, Xavi, İniesta ve Sneijder.


1 Haziran 2012 Cuma

Burak Yılmaz, 2012

Burak Yılmaz. 2011-2012 futbol sezonu için, en iyi yerliler konuşulsa, ilk üç içinde kesinlikle onun da ismi olur. Aslına bakarsak, Burak Yılmaz başlı başına bir hikayenin kahramanı. Sürgünler, uzun geçen kulübe dönemleri, kendini beğendiremediği teknik adamlar ve kaçırdığı akıl almaz goller. Bunların hiçbiri, bu sezon Burak Yılmaz'ın başarısız olmasına sebep olamadı. Burak, bir çalışmanın ürünü olduğunu zaten geçen sezonki performansıyla ortaya koymuştu. Bu sezon ise, kariyerinin en iyi dönemini geçirdi. Antalyaspor, Beşiktaş, Manisaspor, Fenerbahçe ve kiralık olarak formasını giydiği Eskişehirspor eve en niyahetinde Trabzonspor. Burak Yılmaz'ı, Burak Yılmaz yapan kesinlikle Şenol Güneş'tir. 2 sezondur bir hamur gibi yoğurdu Burak'ı ve bugünlere getirdi...

Forvet oyuncularına baktığımız zaman, genellikle bir oyun karakterleri olduğunu, belirli özellikler taşıdıklarını görürüz. Kimi savaşır, kimi çok kırılgandır ancak çok zekidir kimi takipçiliğiyle ön planladır. Bazıları kafa toplarında çok üstündür. Bazıları iki ayağını da çok iyi kullanır. Bazıları pivot santrafordur. Bazıları pırpırdır. Top ayağına geldiği zaman çok hızlı hareket eder. Bazıları oyunu kenarlara deplase olarak oynar ve daha çok arkadaşlarına pozisyon ayarlar... Örnekler daha çoğalır. Burak'ın ise belirli bir stili yok. Yukarıda saydığımız bütün varyasyonları deneyen ve adeta kendini arayan bir Burak Yılmaz vardı bu sezon aslında. Trabzonspor'un oynadığı geniş alan futbolunun da bu kadar gol atmasında elbet katkısı büyük. Belki önümüzdeki sezon bu kadar gol atamayacak ama en azından bu yıl olduğu kadar adından söz ettirecektir eğer Türkiye Ligi'nde kalırsa.

Burak'ın (ve aslında bütün takımın) en büyük handikapı taraftar. Bu yıl çok gol attı ama taraftarın takım üzerindeki olumsuz etkisi birçok oyuncu gibi onun da üzerinde bir baskı. Camia doğruya kanalize olursa, geçen sene 1 puanla kaçan şampiyonluk bu sene elde edilebilir.

Ayhan Akman

Galatasaray'a şampiyonlukla veda etti, kaptanlardan Ayhan Akman. 2001-2002 sezonunda Florya'nın kapısından girdi, bu yıl sonu futbolcu son olarak çıkışını yaptı. Sahada verdikleri, vermeye çalıştıkları bir yana, onunla ilgili anahtarlara değinmek lazım. Bir futbol sever olarak gözümün önüne ilk gelen, 2008 yılında bileği zor bükülen Sivasspor'a attığı estetik gol geliyor. Hemen ardından da, Galatasaray'ın şampiyonluk kutlamalarında bütün takımın ona verdiği destek, Eboue'nin özel olarak yanına gidip sarılması geliyor. Doğal olarak sadece bu iki "hatıra" Ayhan'ın performansını anlatmıyor. Mor ve somon rengi formalara yaptığı yorumlarla hatırlayan ve onu eleştiren hatta bırakmasına sevinen taraftarlar da muhakkak olmuştur.

Ama Ayhan'ın bu yıl bize öğrettiği bir şey var: Abilik kültürünün Galatasaray'da nasıl işlediği.
Takımın Kadıköy'de ilk onu omuzlara alması, oyuncuların maç sonu röportajlarında "Ayhan ağabeye söz vermiştik" açıklamaları, bize perdenin arkasındaki Ayhan'ı, şampiyonlukta önemli rol oynayan Ayhan'ı anlatıyor.

Her futbolcu gibi kötü zamanlar geçirdi. Taraftarı çileden çıkartan Mustafa Sarp, Barış, Ayhan üçlüsünden biri olarak gösteriliyordu ancak Galatasaray ondan vazgeçmedi. Kötü günlerde sahada varını yoğunu ortaya koyan, yaya kadar yaklaşıp oyun kurmaya çalışan, sorumluluk alan ve bunu yeteneği çerçevesinde iyi şekilde kullanmaya gayret gösteren Ayhan'a bir taraftar olarak bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum. Müfit Erkasap'ın  yardımcılığını yapacak.