12 Kasım 2012 Pazartesi

Felsefe kaybı

Daha ligin 11. haftası ancak, tuhaf bir doyum var Galatasaray'da... Takım, Belediye maçından itibaren Cluj maçını düşünerek bekleyerek oynamaya başladı. Bu elbet hoş görüldü ancak bana kalırsa temel sorun felsefe kayması... Rakibi boğan, oyunun büyük bölümünü dikine ve yatay paslarla rakip yarı alanda oynayan Galatasaray'dan eser yok. "Bu oyunun üzerine nasıl çıkarım" düşüncesi gitmiş, yerine "Bekleyelim, rakip gelsin" görüşü yerleşmiş. Hal böyle olunca, G.Saray saldırmayınca, rakipleri yürekleniyor.  İlk yarılar da golsüz bitince, maçı izleyen taraftarı bir endişe alıyor...


Bu endişenin sebebi, "G.Saray gol atamayacak" değil. Kolay gol buluyor takım ancak bu sezon Galatasaray'ın gol yemeyeceğinin garantisi yok. Defans henüz oturmadı, Hamit hala çok Türkiye Ligi maçlarında yok, sol tarafta kimin oynayacağını kadro açıklanmadan tahmin etmek zor. Engin mi, Amrabat mı... İyileşen Elmander'in takıma dönüşü de aynı sorunu forvet bölgesine getirecek. Defans, zaten belirsiz. Cris-Dany, Cris-Semih, Dany-Semih... Bu da belirsiz. Yekta da orta alanda bana kalırsa yetersiz. Yekta özel, özellikleri olan bir oyuncu ancak bir yerde yetersiz kalıyor. Geçen seneki Galatasaray, bu sene yok. Üstelik, sadece ilk 11'de direkt oynayacak sayılı takviye yapılmışken...

Görünen şimdilik şu ki, Mersin tarzı maçları daha çok oynayacak Galatasaray...
Cluj'u bu taktikle yenmek, Galatasaray'ı ligde götürmez. Geçen yılki coşkulu oyuna bir an önce "Dönebilmek" lazım.
Bu da Terim ve oyuncuların elinde...