3 Şubat 2014 Pazartesi

Bursa'nın anlattıkları

Öncelikle anlayamadığım bir şeyi açmak istiyorum. Galatasaray'ın 3'lü defans oynaması, sıradan bir yorumcuyu veya taraftarı neden rahatsız eder? Sürekli sistem üzerinden Mancini'ye vurmaya çalışmak gerçekten komik. Uzun yıllar benzer felsefelerde oynayan Galatasaray, bugün (kupa maçları sayesinde bol bol prova yaparak) üçlü defansı da gayet akıllı oynuyor. Takımın kazanacağı bu sistem çeşitliliği saha içinde ilerleyen dönemde mutlaka olumlu etkilerini gösterecektir. Trabzon'u 4-3-1-2 ile geçen takım, Juventus'u da 3-5-2'yle geçti ki burada taktik kilit rol oynadı.

Mancini'nin bu eleştirilere gülüp geçtiğini düşünüyorum. Sonuçta deneye deneye tamamen homojen olmasa da bir çıkarım yaptı. Bursaspor maçını statta da izledim, evde de izledim daha sonra... Çok basitçe görünen şu: Galatasaray, hücuma kalkarken 3'lü, rakibi karşılarken 4'lü defansa geçiyor. Bu düzende kilit adam Ceyhun. Takım ileride basarken rakip yayı çevresinde top kapmaya çalışıyor; rakip, Galatasaray savunmasını zorladığı zaman ise daha çok defansta kalıyor. Mancini, sezon arasında buna benzer bir rolü Emre Çolak'a vermeye çalıştı ancak Ceyhun gibi dayanıklı olmadığı için bu görevi dün Ceyhun üstlendi.

Aslında taktik düzen bir yanda dursun; Galatasaray dün maçı gerçekten çok istedi. Maçtan birkaç gün önce, takımın Kopenhag (3-1) maçındakine benzer bir tepki vereceğini düşünüyordum. Gaziantep karşısındaki istemeyen, çabalamayan, kovalamayan takımın bu hatadan döneceğini düşünüyordum. Fenerbahçe'nin de kaybetmesi, maçı şova çevirdi. Maçın en önemli detaylarından birisi de takımın 1-0'ın üzerine yatmaması oldu. İçeride oynanan Manchester United maçındaki koreografide yazan "No mercy will be shown", Galatasaray'ın bir numaralı mottosu olmalı. Takım ve oyuncular, 2'yi 3'ü ve hatta 4'ü istemeli... Dün gösterilen en olumlu reaksiyonlardan biri bu olmalı. Elbette çarşamba günü Şampiyonlar Ligi  maçı olan bir takım, ilk yarısı 4-0 biten maçta ikinci yarı benzer performansı göstermemeli tabii...

Oyuncu performansı bazında bakacak olursak, eleştirecek herhangi bir oyuncu yoktu Galatasaray'da. Melo ve Sneijder muhteşem oynadı. Mehmet Demirkol'un Drogba için yaptığı "Meyve sineği gibi etrafında dolaşılması lazım" benzetmesinin de ne kadar doğru olduğunu dün de gördük. İndirdiği toplar çok maçlar döndürdü. Ceyhun'a da bir parantez açmak gerekiyor... Oyunu biraz daha iyi okuyabilmeli ve rakibe basıyorsa o topa eninde sonunda sahip olabilmeli. Çünkü gereksiz baskıları hem onu yoruyor. Bu konuda örnek alması gereken oyuncu Melo. Bastığı 3 toptan 2'sini kapıyor, pozisyon hazırlıyor. Ve Ceyhun, daha çok maç izlemeli. Duracağı yerin farkında ama daha çabuk düşünüp pas tercihlerinde daha cesur olmalı.. Bunu da oynadıkça sağlayacak umarım...

Bursaspor ve Daum ise, iki nedenle hezimete uğradı. İlki, kanatlarda gittiği zaman gelmeyen oyuncuları tercih etmesi (Sercan-Kazım), ikincisi ise Fernandao aşkına Sestak'ı, Batalla pozisyonunda oynatmaya çalışması. Ve tabii Daum, Gaziantep karşısındaki Galatasaray'ı bekledi karşısında.. Bu da onun hatası oldu.

Şampiyonluk şansı için verilen yüzdelere ve yapılan yorumlara katılmıyorum. Sezon öncesi yapılan yüklemelerin, ligin ikinci yarısından itibaren etkisini kaybettiğini defalarca gördük. Bunca yıllık Süper Lig maratonu bize ayrıca Ersun Yanal takımlarının ligin ikinci devresinde düşüşe geçtiğine şahit olduk. Yanal, sürekli olarak şampiyonluk iddiasını yineliyor ancak yüz ifadesi özellikle son basın toplantısında öyle gözükmüyordu. Evet, Fenerbahçe daha rahat. Üstelik Avrupa'da ve ZTK'da yollarına devam etmiyorlar. Daha çok puan kayıpları yaşayacaklar ama şampiyonluk ipi Galatasaraylı oyuncuların elinde. Bundan sonra çıkılacak her lig maçının 3 puan maçı olduğuna inanmaları, Bursa maçındaki coşkularını tekrarlamaları gerekiyor.